ÇAYELİ...

Çayeli'nin Tarihçesi Çayeli Doğu Karadeniz'in koyu mavi denizini gür bir yeşillik içinde kucaklayan şirin , güzel bir yerleşim merkezidir. Türkiye'mizin çay cennetidir. Adını da bu özelliğinden almıştır dersek herhalde hata yapmış olmayız. Çayeli' nin tarihçesine kısaca bir göz atacak olursak; M.Ö. 700 yıllarında MİLETERUSLARCA kurulan yerleşim merkezi önce Roma, Bizans ve Rum Pontus imparatorluklarının egemenliği altında kalmış 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından Türk topraklarına katılmıştır. Eski adı Mapavri olan Çayeli, Rize ilinin en eski bucağıyken1 Eylül 1944'te ilçe olmuştur. Coğrafi yönden Çayeli kuzeyden Karadeniz, batıdan ilimiz Rize ve Güneysu ilçesine, doğudan Pazar ilçesine, güneyden Çamlıhemşin, Hemşin ve İkizlere ilçelerine bağlı köylerle sınırlı olup doğal yapısı kıyıya paralel uzanan dağlar nedeniyle çok engebelidir. İklimi subtropikal olan ilçemizde denize girmenin en ideal ayları haziran ve temmuzdur. Tarıma elverişli olanlarda çay ekiciliği yapılmakta olup, tahıl yetiştirmeye tabiat şartları elvermemektedir. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Çayeli insanı açlık, yokluk, eğitimsizlik, işsizlik gibi türlü problemlerle baş başa kalmış, ancak çalışkanlığı, gayreti ve azmi ile gurbet köşelerinde dolandı ise de bugün çay ziraatindeki gelişme, geçmiş günlerin acısını, yokluğunu unutturacak derecede Çayeli'nin çehresini değiştirmiştir. İlçenin ekonomik yapısı çay tarımına dayanır. İlçemizde Çaykur'a ait 5 özel sektöre ait 10' a yakın çay fabrikası mevcuttur. Bunun yanında 5 kimya atölyesi, oto boya ve döşeme atölyeleri ve orman ürünleri sanayii mevcuttur. Bu fabrikalarda yüzlerce işçi çalışmakta ve ülke ekonomisine katkıda bulunmaktadırlar. İlçenin ekonomik yapısında çay tarımının önemi büyüktür. Hatta diyebiliriz ki çay, Çayeli'nin ekonomik yapısının can damarıdır. Çayeli'nde toplumsal yapıyı incelediğimizde; geniş aile tipinin giderek çekirdek aile tipine dönüştüğünü görürüz. ilçe merkezine uzak olan köylerde geleneksel düğünler, törenler aynen devam etmektedir. köylü kadınlarımız çeşan, peştemal giyinmekte, erkek giysilerinde pek farklılık görülmemektedir. İlçemizde elektriksiz, telefonsuz, okulsuz, yolsuz köy olmamakla birlikte ortaöğretim kurumlarımızda ihtiyaca cevap verecek duruma ulaşmıştır. Sarp sınır kapısının açılmasıyla ilçemizde turizme yönelik yatırımlar artmış, Çayeli turizmden payını almaya başlamıştır.

Doğu Anadolu Orkidesi...

Kamp yaptığmız yer Erzurum/Ilıca Kapılı köyü...

Bu muhteşem güzellikte olan çiçeklerden bolca var ...

Gerçekten resmetmeye değer.

İŞTE BENİM KOÇLAR ...

Rize/Hemşin Kantarlı köyünden iyi bir sezon

geçirdikten sonra emeğimizin karşılığı olan alnımızın

akıyla hak ettiğimiz saf komar ballarını sağdıktan sonra

25 Haziran'da Karadenizin Erzurum sınırları içerisinde

kalan Erzurumun yüksek yaylalarına göç ettik.Burada

daha ilk etapda ikinci katları hayırlısıyla atmış bulunuyoruz.Hatta attıktan bir saat sonra benim koçlar mumları örmeye

başladı bile :) Burada da iyi bir sezon geçireceğimize inanıyorum.Rakımı 2300m dir.

BLOĞU İLK KURDUĞUM GÜN,İLK HABER

Selam arkadaşlar bütün 'arı' gönüllülerine kucak dolusu selamlarımı iletirim...

Ben Rize/Çayeli'inden Salih ARICI

1965 doğumluyum.Soyadımdan da belli olduğu gibi bize bu iş atalarımızdan kalmakta ben çok küçüklüğümden beri bu işle haşır neşirim babam hep bu işle meşkuldu.Ve ayrıca ben bu işi en büyük hobim olarak yapıyorum.Arısız bir dünya düşünemiyorum...Profesyonel bir arıcıyım.Sadece saf kafkas ve birinci meleziyle çalışıyorum.Çok iyi verim alıyorum.Hiç bir şekilde saf baldan şaşmak gibi bir düşüncem olmadı olmayacak...VE BÜTÜN SAHTECİLERİN KARŞISINDAYIM..!(şeker v.b.)Rize yaylaları ve Erzurumda göçer arıcılık yapmaktayım.Rize,Hemşin,Ormangülü(komar)balları elimde her sezon bulunur.Anzer balından sonraki gelen baldır.Ayrıca Erzurum yüksek yaylalarından saf kırçiceği balı üretmekteyim. Bir çok arıcı arkadaş yetiştirdim iddalıyım 91 yılından beri hiç bir koloni kaybı vermedim.Arı çöküşü hastalığı bana vız gelir.

Saygı ve sevgilerimle bol rızıklı sezonlara İNŞ.