Bu Blogda Ara
29 Nisan 2008 Salı
28 Nisan 2008 Pazartesi
HEMŞİN MACERAMIZ BAŞLADI
27 nisan pazar sabah saat 0530da çanağımızı ,çömleğimizi ve barakamızı arabamıza yükledik,istikamet hemşin kantarlı köyü yaklaşık 65 km. yolumuz var.
hemşin vadisindeilk köylerden birinin bir bölümü.
ve hemşin merkeze vardık buraya kadar yolumuz asfalttı ve 40 dakkada yolun 48 km.lik bölümünü gitmiş olduk.
Hemşin rizenin en küçük ilçesidir,tarihçesi ise çok eskilere dayanmaktadır.
burdan sonraki asıl çileli yolumuz başlamaktadır ,17 kilometreyi takriben bir buçuk saatte katedecez.
Yolumuzun üzerindeki tarihi ahşap evleriyle ünlü hemşin köylerinden birinin bir bölümünü görmektesiniz.Yalnız ordaki beton evler bu ahenke hiç yakışmıyor doğrusu.
Bu arada yolun ufakta olsa bir bölümü beton asfalt yapılmış , keşke tamamını betonlasalarda bizimde yolumuz kısalsa.
gideceğimiz kantarlı köyünden bir önceki köy olan eski ismi zuğa köyü.
bir başka enstantane.
Bizimde eski kültürlerimizden olan bazı yerlerde serender ,bizde ise ismi nayla olan bu tarihi yapı kaderine terkedilmiş durumda ,üzülüyorum çunki bunları inşa eden ustalar böyle çürümeye terk edileceklerini bilirlermiydi acaba.yazık.
o güzelim naylayı bizde kaderiyle baş başa bırakıp devam ediyoruz ve aşağı kantarlıya varıyoruz.
ilerlerken azda olsa komar açtığı dikkatımızı çekiyor.
Bu resmi tıklarsanız kantarlı köyündeki bir meslektaşımızın arılarını ayıdan korumak içinyaptığı arılığı göreceksiniz
Yolumuza devam ederken bir yandanda çiçeklenme durumunu gözetliyoruz,eğer arıları buraya getirseydik tam gelme zamanı buranın,oysa bizim yerimiz daha yukarda olduğu için buralar bizden bir hafta erken.resimde dağlarda en az komar kadar zengin bir bitki olan yabani karayemişin açmış olduğu görülmektedir,arıcılar bu karayemişleri takip eder çiçeklenme görüldümü arılarını buna göre dağa götürürler,eskiden beri böyledir.
Ve sonunda yukarı kantarlının bir mezrası,bundan sonra isanyerleşim merkezi yok.Artık 7 km.yolumuz kaldı.
bundan sonra her şey harika tabiata bırakılmış durumda ,birde orman işletmesi buraları harap etmese çok daha iyi olacaktır.Görmüş olduğunuz dereden rahatlıkla su içebilirsiniz.
insanlar yani bizim arıcılar ayılardan dolayı çeşitli alternatifler üretmekte,gördüğünüz gürgen ağacının arılık durumuna getirilmiş hali.
Nihayet arılarımızı koyacağımız yere sağ salim ulaştık,buraya sehpalarımızı ve şantiyemizi bu gün kurup uygun bir zamanda arıları buraya nakledeceğiz ve burada kalacağımız yaklaşık 40 gün boyunca burdan sizlerle inşallah çok güzel şeyleri paylaşacağız.
arka tarafta arıcı abimiz ve beraber arıcılık yaptığımız yaşar yağcının arılarını görmektesiniz
Tüüüüh be her zaman dağa çıkarke mutlaka bir önemli materyali almayı unutuyorum,bu günde makinemin yedek pillerini almaya unutmuşum,şantiyemizin ve arıları koyacağımız yapılmış sehpaları görüntülüyemiyorum çok güzel bir ortam vardı,nasipse arılarıda getirince toplu resimlerini yayınlarız.
21 Nisan 2008 Pazartesi
SELEHATTİN BAŞKANDAN İNCİLER
Arıcılığa gönlünden gelen sesler doğrultusunda büyük hizmetler veriyor, üniversite öğrencilerini de bu doğrultuda aydınlatıyor anladığım kadarıyla.Resimdeki arkadaşlarımız üniversite son sınıfta okuyorlarmış, onlar kim bilir 1-2 yıl sonra Anadolu'nun her bir köşesine dağılacaklar, burada Selehattin Başkanımız vasıtasıyla öğrendiklerini eminim ki onlar da öğreteceklerdir, ve arıcılık gerektiği gibi tanınmış, bilinçli bir şekilde yaygınlaşmış olacak.Başkanımı gerçekten çok takdir ediyorum.Bunu her yerde de belirtiyorum doğrusu, gerçekten saygıya sonsuz değer bir insan, bunları benim söylememe gerek bile yok eminim birçoğumuz bunun böyle olduğunu benden bile iyi biliyordur.İyiki varsın Selehattın Başkanımız ;)
İnşallah görüşeceğiz az kaldı :)
Selehattin Abi benden değişik değişik memleketin karelerini istiyor, ne de olsa karadeniz toprağı özlüyor insan :) ben ona gönderdikçe kendisi de aşka gelmiş herhalde resimde de görüldüğü gibi düşmüş yola o dağ benim bu dağ senin komar çiçeği aramış, bulmuş da ama bizim memlekettekiler gibi değil bunlar kendisi de öyle diyor, yahu bu gurbet ne zor şey komar çiçeği bile soluk soluk duruyor orada :)
20 Nisan 2008 Pazar
FARK NE ACABA ?
Bir grup arıyla sineği bir şişeye koyuyorlar. Şişenin taban tarafını ışığa doğru, açık olan ağız kısmını da karanlığa doğru yerleştiriyorlar. Arıların hepsi ışık olan tarafa doğru üşüşüyorlar . Ama şişenin tabanı cam ve onların da yabancısı olduğu bir madde olduğundan çıkmayı başaramıyorlar. Bu arada sinekler, şişenin ağzına doluşuyorlar ve karanlıkta dışarı çıkıp kayboluyorlar. Ağzı açık olan şişeden karanlık tarafa doğru tek bir arı bile gelmiyor. Camın önünde ışığa doğru çabalarına devam ediyorlar. İnsanın aklına hemen arıların akılsızca davrandıkları geliyor. Ancak daha derinlemesine düşününce, karşımıza bir anıt gibi dikilen gerçek çok farklı oluyor. Çok basit gelen bu deney beni oldukça düşündürdü. Arıların ne kadar akıllı varlıklar olduğunu hepimiz biliyoruz. Sinekler ise malum hayvanlar. Arılar ne kadar temizse adı üstünde, sinekler de o kadar iğrençtirler. Arılardan korkarız bizi sokarlar diye ama, sineklerden midemiz bulanır. Evet, ışığa doğru yürüyenlerin önünde her zaman engeller olacaktır kuskusuz. Onlar, engellere rağmen ışıktan vazgeçmeyenlerdir. Ne tür engel olursa olsun önlerinde, çabalarını sürdürenlerdir.Ve bu uğurda da gerektiğinde ölebilenlerdir. Yürek, azim, sevgi, ilkeler, dürüstlüktür bunu yaptıran. Kendine saygı, yasadığı topluma saygıdır. Sinekler, karanlıkta sıvışan kaçaklardır . Karanlığa yürüyenlerdir. Karanlık düşüncelerdir. Şişenin ağzının karanlığa bakmasının onlarca hiç bir önemi yoktur. Sinsi, ilkesiz, yüreksiz, korkak varlıklardır. SADECE Kendi yaşamları söz konusudur. Nerede yemek varsa, nerede rahat yasayacaklarsa, nerede çok para kazanacaklarsa oraya giderler. Onlar için karanlık olması önemli değildir açık ağızların. Arıyı kovalamak isterseniz savaşır. Engellere aldırmaz. Amacı sadece ışığa ulaşmaktır. İğnesini sapladığında öleceğini bilerek savaşır. Ve değerleri için ölür. Ama sinekler kaçarlar.Sonra yılışık yılışık tekrar dönerler kovaladığınız yere. Yemeklerinize, kollarınızın üstüne tünerler. Pis ayaklarıyla ezerler yaşadığımız her yeri. Arılar yumurtalarını yalnızca kovanlarına bırakırlar. Oysa sinekler her yere yumurtlar, her yerde ürerler. Onlar için yumurtalarını bırakacakları yerin bile hiç önemi yoktur. ENGELLERE RAĞMEN IŞIĞA YÜRÜYENLERE, IŞIĞA ULAŞMAK İÇİN ÇABALAYANLARA, IŞIK SAÇANLARA SEVGİLERLE ..
19 Nisan 2008 Cumartesi
2008 ANALARIMIZ GELMEYE DEVAM EDİYOR
Nisan'ın ilk haftasında anasını değiştirdiğim arının dünyaya gelen yeni maçahel F1'i anamız.
Çıktı ve kovandaki otoritesini sağlamış gibi görünüyor.Kendisine yumurtalamak için petek gözlerini dikkatlice inceliyor.
Uzaktan bakmakla kalmıyor, kafasını sokarak iyice inceliyor,içeride asayişi bozan bir durum var mu yok mu diye kontrol ediyor, halbuki daha bir hafta önce dünyaya geldi, bunları hemen de nereden öğrendi ? :)
Ve emin olduktan sonra yumurtanın bırakılması.Bir milyona yakın bu şekilde tekrar tekrar bu yumurtlama devam edecektir.Sana Allah kolaylık versin.
Bir günlük boşluk bıraktık, sıkıştırma köpüğünü o radan almıştım, bir çerçevelik yer vardı, bir günde hemen dalağı takmış, çabucak ..
TARİFSİZ GÜZELLİKLER..
Yanılmayalım komar değil Açelya, zamanında biz çiçekçiydik bunlardan çok üretmişliğim vardır.İstanbul ve Karadeniz sahillerindeki çiçekçilerde rahatlıkla alıcı bulabiliyorduk.Gel gör ki şimdi köroğlu misali tüfek icad oldu mertlik bozuldu :) bizim maaliyet fiyatımıza Hollandadan adamlar tırlarla getirip satışa sunuyorlar, gel de bunlarla rekabete gir, ama bizimkisinin tamamen organik olduğunu kimse bilmiyor.
Çifin(sarı orman gülü)
Palmevya
Arıların bulunduğu yerin 200m arkasındaki tepe.
Vadiden karşıki köyün görünüşü.
T.C.nin yeni kurulan köylerinden biri olan benim de mensub olduğum Gemiciler köyümüzden bir görünüm :)
Yakın komşumuz Yunus Abi burada bir ev yaptı, özellikle kapısındaki akasyayı kesmedi, ne kadar da yakışmış değil mi :)
Akasyalarımız salkım saçak.Burda sadece akasya yok; burada kuş sesi var,arı sesi var,su(ırmak) sesi var,yaprak sesi var... tamamen doğal ortam buralar.
Akasyanın çıldırdığı anı görüntülemek istedim.Bu resimler bu çiçekler olduğu sürece özellikle benden istenmekte, değişik yorumlar alyıorum bu konuda ve ben bu güzellikler olduğu sürece beni takip eden arkadaşlarımla sonuna kadar paylaşacağım,gözünüze afiyet olsun.
Yöremizde bu ağaca top ağacı derler.İçerisi delikli olduğundan mıdır nedir bilinmez, gerçek adını ben dahi bilmiyorum.
Akasya bembeyaz duruyor salkım salkım, acaba balı da beyaz mı olur ?
Resimde akasyaların en bol olduğu yerleri görüntülemeye çalıştım,arkalarda daha fazla akasya ağacı var.Bu yıl komar çiçeğiyle beraber denk bir biçimde açtıkları için şuanda çiçek kat sayısını da arttırmış oldtular.Görünen o ki komarla karışık akasya balı alabiliriz.Hava koşulları inanılmaz bir şekilde tam arıcılık ve zıraatcılığa uygun bir şekilde seyretmekte.Daha ne isteyebiliriz ki Allah'ımıza şükürler olsun.
16 Nisan 2008 Çarşamba
ARILARVE TABİATTAKİ SON DURUM
İşte durum böyle arıcı dostlar.Kabartılan temel peteklere hemen bal attıkları görülmekte.Bu da demek oluyor ki çiçeklerin en yoğun olduğu bu mevsimde nektar akışının başladığını göstermektedir.Çiçeklerin en bol olduğu mevsim dolayısiyle aşağıda bol bol çiçek resimmleri göreceksiniz :)
Herkes gibi bizim arılarımız da buldukları fırsatı değerlendirerek dalakları daktmışlar.Hatta erkek yumurtalar da var.
Bu resimde de ballıklardaki çerçevelerin balla dolduurulmaya başlandığı görülmekte.
Balın nerede olabileceğini çok iyi bilen bu ustalar hiç şaşırmadan o noktaya odaklanmakta.Hadi kolay gelsin yavrularım :)
Köyümüzün yakın mesafeli karşısında bulunan büyük arazideki komarların yarısının açmış vaziyeti bu çiçeklenme bbir hafta içinde daha da çoğalacaktır.Nektar kaynağımız şu anda bu çiçeklerdir.Bir dde akasya çiçeklerimiz var.
Arılara yakın mesafedeki çiçeklenmiş bir komar ormanı görülmekte burada da .
Bu sene mevsim erken geldi.Akasyalar da açıyorlar.Arıların yoğun bir şekilde ziyaret ettikleri görülmekte.
Akasya ağaçlarının bolca bulunduğu diğer bir bölge.Bunların hepsi bana çok yakın mesafede 250-300m.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)