Bu Blogda Ara

30 Haziran 2008 Pazartesi

BENİM KÖYDEKİ DURUM SÜPERR

Köyde bıraktığım 6 koloninin analarını yetiştirip yenilemiştim.6-7 şer çıta kestane mevsimine girdiler.Biz rızkımızı dağlarda ararken burnumuzun dibinde olanı kaçırdık.6-7 şer çıta olan arılar bal bile yaptılar.Görünen çerçevede de bal kemeri ve düzenli kapalı yavru görülmektedir.2 aylık ananın marifeti bunlar heralde. Yine başka bir arıdan da yavrulu bir çıta.

Evet Mayıs,2008 anasıdır.Yetiştirdiğim analardan biri.Diyeceksiniz ki rengi neden kırmızı değil: benim için önemli değil nasılsa ana ticareti yapmıyorum benim için önemli değil :) elimde olan boyayla geçen yılın boyasını vurmuş oldum. Dediğim gibi köydeki 7 şer çıta arılar mevcutları yavrulamayla beraber epeyi arttı.Ve katta mum örüp bal attılar.Normal şartlarda bu arıların mevcutları 15 çıta falan olsaydı herhalde 40 kg bal yapardı. Dediğim gibi biz dağlarda rızk ararken burnumuzun dibindekinin kokusunu bile alamadık. Bir gün önce verdiğim temel peteğin durumunu ve benim de gıcır keyfimi görmektesiniz. İşte gördüğünüz gibi 6 kolonim de aşağı yukarı aynı seviyede.

Malesef sabah erken saatlerle beraber yoğun gök gürültülü sağnak yağış görüldü, Kantarlı'daki arılarımızın yolu daha önceki afette kapanmıştı, tam dün öğlen saatlerinde yol açılmıştı ki bugünkü etkili yağış nedeniyle tekrar başa dönmüş olduk.Malesef haretek edemiyoruz arıları alıp erzurumdaki yerimizde şantiyeyi açmış olmalıydık çoktan.Ama bu şekilde çalışmakla olmaz ki, çok gevşek davranıyorlar, bunların çalışmasıyla 1 haftada anca açılır biz de treni kaçırmış oluruz, yazık olur başka birşey değil.Her zaman söylediğim gibi insana bu tip olaylar çok koyuyor.Bir tane yabancı turiste birşey olsa bütün imkanlar zorlanıyor helikopter mi ararsın ne var ne yok uğraşıyorlar ama böyle bir durumda kıllarını kıpırdatmıyorlar.Biz ne zor şartlarda ülke ekonomisine katkı sağlamaya çalışıyoruz.İki tane kepçeyle kaderimiz belirleniyor.Bu konuda yorumlar sizden ben daha birşey söylemek istemiyorum.Sadece dua ediyorum.

Teşekkür ederim..

29 Haziran 2008 Pazar

RİZENİN DİĞER GÜZELLİKLERİ

Bu fotoğraf fırtına deresinin en güzel aktığı yer ,pınar dinlenme tesislerinde yemek yerken çektım ve sizlerle paylaşmak istedim. Yine Pınar Tesisleri'nin karşısında olan Çaykur'un bölgeye özel çayının reklamı. Fırtına Deresi'nden başka bir görünüm. Cenevizliler'den kalma Zil Kale. Turizme açık bir tarihi eser olup kolay ulaşım sağlanması için yolları iyileştirilmiştir. Kale şuanda ziyarete kapalıdır. Restore ediliyor. Çamlıhemşin merkezinden 10 km yukarıdadır. Kantarlı'da 4km aşağımızda konaklayan Ordulu arıcı bir arkadaşımız. Çok akıllı da bir köpeği var bizi çok sevdi. İsmi de Tarık :) Bu çiçek hakkında pek bişey bilmediğim için size bilgi veremeyeceğim ama kestane çiçeği değildir. Çok güzel olduğu için sizinle paylaşmak istedim.

27 Haziran 2008 Cuma

FELAKETİ GÖRDÜK

Geçen pazar günü dört arkadaş hemşin kantarlıdaki arılarımızın hem sağımını yapmak hemde son hazırlıkları bitirmek amacıyla arılığa geldik,geldiğimizde hava hafiften yağmaya başlamıştı,zamanla yağmur bir felaketin eşiğine bizleri götürürcesine bir hal almaya başlamıştı. Yanımızdaki o güzelim dere adeta bir canavara dönüverdi,inanın öylesine taş taşıyorduki su . Bizim arıların olduğu yer daha güvenliydi ama komşu arıcıların kovanlarını bu canavar yutmaya çalışıyordu ,bizden başka kimse yoktu arıları bir şekilde kurtaracaktık elbette. alt taraftaki arılıklar tam bir tehdit altında .üsttede benim şantiye görülmekte. Allaha şükürler olsunki yağmur bir anda diniverdi benim şantiye daha güvenliydi fakat güvende olmayan orıları buraya taşımaktan son anda bizi allah kurtardı diyelim. Ertesigün sağım işlerine yoğun bir şekilde başladık,bu esnada yoldan gün boyu yukardan veya aşağıdan araba ve canlı yaratık geçmemesi bizleri endişeye sefk ediyordu . Anlaşılan yolumuz büyük hasar görmüş olmalıydı. çarşamba günü oldu ve ne bir araba nede canlı bir yaratık iki gün oldu geçmedi yoldan ve bi araştıralım dedik önce yolun yukardan bağlantısını bakalım dedik ve yol birçok yerden dereye karışmış durumda. yineyolun yukarısından bir görüntü daha.Ve karar veriyoruz yukardaki bir sürü yayla yolu trafiğe imkan vermez durumda. daha yukardan yol tamamen kapanmış ve bir vatandaş arabayı burda bırakıp kaçıvermiş. Ve yolun asıl dönüş için kullandığımız sahile iniş yönünü araştırıyoruz. 8 km. yürüdük ve yoldaki hasar çok büyük ve duyduk onarım başlamış ama bir haftada ancak açılırmış,bu meyanda gıda stoğumuzda bitmekte ,arabamızı ve balları bıraktık ve tabanlara kuvvet saatlarca yürüdük bir şekilde medeniyetle buluştuk,yoldaki çalışmalar maalesef büyük bir laübalılıkla sürdürülmekteydi, biz ve bizim gibi yüzlerce insan yaylalarda mahsur kalmıştı. İster istemez insanın aklına ölen bir dağcının veya kaybolan bir türistin bulunması için devlet bütün imkanlarını seferber ederde bu insanlara nedense eli pek uzanmaz,insanın içinden yazık demek geliyor. Netice itibarıyla biz kendimizi 6 saatlık yürüyüşten sonra kurtardık ama arıların bir an önce oradan nakledilmesi gerekiyor ,Erzuruma göçmemiz gerekiyor,arılar şimdi kestaneye konuyor ordan bal atarlarsa nakliyede tehlike arzedeceğini biliyoruz vede arabamızda hala orda ,bu coğorafya bazen bu olaylara olanaktanıyor ,Allah daha beterinden cümlemizi korusun....

20 Haziran 2008 Cuma

ERZURUMDAKİ YERİMİZİ KONTROLE GİTTİK

Salı günü erzuruma gittik,hava koşullarını ve flora durumu kontrol için.
Daha önceden erken olarak erzurum yaylalarına göç etmiş bir arıcı dostumuzu ziyaret ediyoruz,biraz erken henüz,havalarda her gün yağişlı.Ve arılar daha iyi havaya ihtiyaç duymakta.
Bu arda bize hoşgeldiniz der gibi poz veren köstebek görülmekte,bu hayvanlardan erzurum yoresinde çokça var.
Bu sezon iyi olacağa benziyor,daha çiçek olarak sadece top geven henüz açmaya başlamış durumda.
Arıları koyacağımız tarlada şerit çekmek için çubuklar kesip arabaya koyuyoruz.
Bu sene geçen yılı aratmaz bu durum kendini gösteriyor ot ve yeşillik rekor düzeyde birde hava düzelirse tamamdır.
Arıları koyacağımız kapılı köyünden bir görüntü.
Tahminen 10 gün sonra benim arılar burada olacaklar durumlar gayet iyi flora durumuda çok güzel.Uzaktada görünen köy bizimde aşınası olduğumuz KAPILI köyü görülmekte.
HENÜZ MEVSİM ERKEN AZDA OLSA AÇAN ÇİÇEKLER VAR AMA ASIL BAL VEREN ÇİÇEKLER 10 GÜN SONRA AÇACAĞINA KARAR VERİYORUZ,.
nihayet dönüş yolunda bir leylek yavrularını besliyor,bu döngü her yıl buf yuvada devam etmekte .
Tabiiki yolumuz üzerindeki alabalık çiftliğine ugrayıp karnımızı doyuruyoruz.
Bbalıkları mideye indirip RİZE nin yolunu tutuyoruz.

4 Haziran 2008 Çarşamba

28 MAYIS 3 HAZİRAN ARICILIK VE DİNLENME

İşlerimin yoğunluğundan dolayı yorucu geçen birkaç aydan sonra kendime bir hafta izin vererek doğru hemşine arılarımın yanına gittim.Harika doğasıyla hemşin vadisindeki kantarlı köyündeki karamanlar mevkindeki arılarımın bulunduğu arılık şantiyesine ulaştım.İlk görüntüyü bu şelalanin ölünden veriyorum. Ayrıca bunu da sevgili Başkanım Selehattin GÜNEY Ağabeyime armağan ediyorum.
Bu da bir başka şelaleden görüntü.Gayet temiz ve bakir bir ortamdan gelmekte bu sulalr.Hiç tereddütsüz gönül rahatlığıyla içebilirsiniz.
29 Mayıs'da bile karayemiş çiçeği bulunabilen bir yerdeyiz.Çiçeğin bol olmasına rağmen havalar oldukça ağır ve yağışlı geçmekte.Haftada bir iki kez az yukarımızda bulunan yaylaya 15-20cm kar yağmakta.Nitekim bu durum arılarımızı olumsuz yönde etkilemekte.Biz bu işi zevk için yapıyoruz, arıcılık olmasa doğayla egomuzu tatmin etmiş oluyor burada da hep beraber paylaşıp gözümüzü gönlümüzü açıyoruz :)
Şantiyemizde bulunan barakamızda 4 adet ranzamız bulunmakta.Bol bol dinleniyoruz.Günlerimiz güzel geçiyor.
Bizim her ihtiyacımızı karşılamak için elektrik şart.Elektirik ihtiyacımızı da bu jeneratör sayesinde gideriyoruz.Çünkü en yakın elektrik bulunan köy bize 9km uzakta.Bu olumsuzlukları anca bu şekilde gideriyoruz, ayrıca burada telefonlar da çekmiyor.Bu da noktasız virgülsüz bir tatil ve dinlenme yapmamıza olanak sağlıyor.Zırt pırt telefon çalmıyor en azından.
Tabi her işi kendimiz yapıyoruz.Şantiyemizin yemek pişirme işleri bana ait.Bulaşıkları yıkama Ahmet Ağabeyin, Ergün Ağabey de seçmeksizin her işe koşuyor.
Burada yemek yemek de bir başka oluyor.Yan taraftaki bahçede arkadaşların diktiği organik soğanlar da ayrı bir tat veriyor bu sofrada.Gördüğünüz yandaki çaydanlık ağzına kadar dolu bir şekilde yemekten sonra içilmeyi bekliyor.
Kendisi de benim gibi Bekiroğlu akrabasından olan oto galericisi arkadaşımız Seyfullah.Ve kendi şantiyesi, hemen yanıbaşımızda konaklıyor.
Tesadüfen yoldan geçen bu köpeği aldık, yedik, içirdik ama kandıramadık.Çok sevimli bir köpekti ama bir türlü bizimle kalması için rağzı edemedik.Ve nitekim bizi terketti :) yolun açık olsun köpek(!) ne olur bizim için şurda bir iki saat arı bekleseydin.
Hamdi AŞÇI Amcaya ait arılık ve çadır.
Çeşme başında bitip tükenmek bilmeyen arıcılık muhabbetleri son hız devam etmekte.Soldan sağa Seyfullah GÜNTEPE,Hamdi AŞÇI, ve Ahmet ÖZDEMİR.
Bu sudan günde 3 litre içiyorum.Yok böyle bir lezzet, içiyorsun içiyorsun su içtiğini anlamıyorsun.Hani bir tabir vardır "şişirmiyor".
Havanın iyi olduğu Cumartesi gügü 14km yukarımızda bulunan Gito yaylasına doğru yol alıyoruz.Yol üzerindeki çifin çiçeklerini görmektesiniz.Tarih 29 Mayıs.
Yukarı doğru ilerledikçe manzaralar daha da güzelleşerek yansıyor objektifime :)
2000m yi geçtikten sonra Gito yaylası görünüyor.Bunlar yaylanın ilk evleri.Ve 2000m den sonra orman ağaçlarının yetişmesi tabiat koşullarına göre olanak sağlamıyor.Sadece yemyeşil çimen ve çiçekler mevcut, bir de beyaz komar çiçeği.
Gito yaylasının genel görünümü.Haftada 2 kez bu mevsimde kar yağdığından dolayı evlerden yukarı kısmı hiç yeşillenmemiş durumda dikkatinizi çektiyse.
Evet yaylanın mevki yerinden Kaçkar dağlarının mükemmel görünümü.Tabiki de bu sadece bir resim, resimle ne kadar yansıtabiliriz oraların olağan üstü güzelliklerini.Dilerim ki bu resimleri görüp beğenen arkadaşlar bir gün buraları canlı canlı dünya gözüyle görsünler.Belki de dünya harikalarından bir tanesidir burası.
Evet, asıl bu yaylaya gitmemizin sebebi olan ve kendisiyle İstanbul'da tanıştığım, İsmail SARI Ağabeyimizin yayladaki malikanesinin önündeyiz.Konum olarak yaylanın en güzel yerinde ikamet ediyor.
İsmail Ağabey tabi bizi görünce dört elle sarıldı.Yemek teklif etti ama biz yola çıkmadan önce resimlerde de görüldüğü gibi karnımızı doyurup çıkmıştık.Ama çaya hayır diyemedik ve harika üçer beşer bardak yudumladık.İsmail Ağabey bizi çok güzel ağırladı, harika muhabbet 3-4 saat devam etti.Kendisine bir de buradan teşekkür etmek istiyorum.
İşte İsmail Ağabeyin Gitodaki dağ evinin ihtişamı.Burası tam 2200m rakımlı bir yayla.
2000m nin endemik çiçeklerinden olan bizim yöremizde yer komarı adı verilen ve verdiği yemişler de yenilebilen bir çiçek türü.Literatürdeki ismini bilemiyorum.
Vadimizdeki havanın güzel olduğu günden bir görüntü.Keşke resmin görüntüsüyle beraber dere, su, kuş ve arı vızıltısı seslerini de aksedebilse
Arıların durumu da gördüğünüz gibi.Güçlü arılarımdan bir tanesi.Az çok bana birşeyler verecekler.Taktir Canab-ı Allah'ındır hiç süpesiz.
Burada da karşı taraftan şantiyemizin geceleyin görünümü.Işıklı yer şantiyemizin merkezi.
Yağışlı havaların vazgeçilmez eğlencemiz milli oyunumuz olan Okey :) oldukça çekişmeli geçiyor maçlarımız.Tabiki hepsinin temel amacı eğlence.
Çok güzel de çaylar demledik içtik.7 günümüz dinlenme amaçlı çok güzel geçti.Zinde ve sağlıklı bir şekilde Rize/Çayeli'ne geri döndük.Kısa bir zaman sonra tekrar gitmemiz icab etti.Nasipse orada yapacaklarımı tekrar sizinle paylaşmak üzere kalın sağlıcakla arıcı kardeşlerim ve doğa severler :)